Yıldızkaya Köyu WEB Sitesi
Makale9
Suyu, Havası Temiz Erzurum’u Arıyorum.
Erzurum, bir zamanlar “havası, suyu temiz şehir” olarak bilinirdi, böyle tanınırdı. Ne yazık ki artık günümüzde şehrimiz bu vasıflarını yitirmiş durumda. Ne temiz havamız var ne de suyumuz. Aslında şehrimizin havasının temiz olması için gerekli şartlar da oluşmaya başladığı halde maalesef gerekli tedbirlerin alınmaması ve denetimsizlik yüzünden özellikle kış mevsiminde temiz hava soluyamıyoruz.
Doğal gazı, şehrimizde ısıtma maksatlı kullanılmaya başlamadan önce, şehrin havasının kirlilik oranı gerçekten standartların çok üzerindeydi. Şehrin havasının temizlenmesi için doğal gaza ümit bağladık. Isınmada doğal gaz kullanma oranı arttıkça şehrin havasının daha temiz olacağını düşündük. Bu kış, doğal gazla ısınmada %50’nin üzerine çıkıldığı söyleniyor. Buna rağmen hava kirliliğinde olumlu anlamda bir değişiklik göremedik.
Bana göre bunun birinci sebebi, fondan dağıtılan kömürlerin kükürt oranının çok yüksek yani çok kalitesiz olması. İkinci sebebi ise şehirde torba içerisinde satılan kömürlerin de aynı şekilde kalitesizliği. Kömür torba içerisinde olduğu için, yani alıcı alacağı kömürü göremediği için, alıcı kömür alırken ne çıkarsa bahtıma hesabı alışveriş yapma durumunda kalıyor. Bir de buna ilgili mercilerin denetim yetersizliğini ya da ihmalini eklersek şehrin havasının kış mevsiminde niçin temiz olmadığını anlamak daha kolay olacaktır. Diyelim ki kömürler kaliteli, ilgili merciler de gerekli tedbirleri alıp yeteri kadar da denetim yapıyorlar. O zaman “Doğal gazla ısınmada %50 oranı yakalandığına göre şehrin havası niçin halen daha temiz değil?” sorusu cevapsız kalmaz mı?
Kirli olan sadece havamız değil, suyumuz da kirli. Geçen senelerde evlerde akan suların içimi iyi değilse gidip mahalle çeşmelerinden alıp içmek için kullanabiliyorduk. Bir kapalı otopark uğruna altı mahalle çeşmesini kurutunca bu şansımızda ortadan kalktı. Üstelik bu çeşmeler, mesela Cennet Çeşmesi, Erzurum ismi ile özdeşleşmiş mahalle çeşmeleriydi. Bütün semtler için demiyorum, ama özellikle bazı semtlerde semt sakinleri, musluklarından akan, tadı bozuk, bulanık suyu içmeye mahkûm edildi.
Mesela Şükrüpaşa-Dadaşköy Yolu üzerindeki meskenlerin bazen suları kesiliyor. Sular tekrar geldiğinde, musluklardan bir müddet sapsarı renkli, kumlu bir su akıyor. İğrendirici ve tiksinti verici bir görünümü olan bu suyu görenin, o musluktan bir daha bardağına su doldurup da içmesi mümkün değil. Sular her kesilip tekrar geldikten sonra mutlaka musluk süzgeçlerini temizlemek gerekiyor. Çamaşır ve bulaşık makinelerine, kombilere verdirdiği arızalar da cabası. Mesela ben bu kumlu çamurlu su yüzünden arızalanan bulaşık makinesi için iki sefer servis çağırmak zorunda kaldım. Yakın komşularımızdan kombilerinin, çamaşır ve bulaşık makinelerinin arızalandığını sık sık duyar olduk. Bu anlattıklarımda kesinlikle mübalağa yoktur. Büyükşehir Belediyesi ya da ESKi, yukarıda bahsettiğim adreslere dilerlerse birkaç görevli gönderip anket yaptırabilirler-ki yaptırmaları da lazım. Ya da görevliler yine bahsettiğim mahallenin suyunu kesip sonra da bir evin bir musluğunu kendi elleri ile açıp anlattıklarımın gerçek olduğuna kendileri de şahit olabilirler. Veya farklı markalardaki kombi, çamaşır ve bulaşık makinesi teknik servislerine sorulduğunda da bu bilgilerin teknik servisler tarafından teyit edildiği görülecektir.
Tabii bu benim yaşadığım mahallemde bizzat şahit olduğum ya da yakın komşulardan duyduğum olumsuzluklar. Belki de bu olumsuzluklar sadece benim mahallemde yaşanmıyor. Şehrimizin başka mahallelerinde de benzer durumlardan muzdarip olanlar vardır.
Öyle zannediyorum ki yılan hikâyesine dönen Çat Göleti bitirilmediği sürece, Erzurum halkı çamurlu suyu fahiş fiyata içmeye devam edecek. Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner. Evet, birgün mutlaka hesap günü gelecektir. Bu dünyada hesap verme endişesi olmayanlara, Rûz-i Mahşer’deki hesabı hatırlarına getirmelerini tavsiye ederiz.
“Dağdaki kurt bir kuzuyu kapsa hesabı benden sorulur diye korkarım.” diyen Hz. Ömer’i kendilerine rehber edinen şehr’ül emninler(!), şehir sakinlerine çamurlu su içirmenin vebalini düşünmüyorlar mı acaba?
