Yıldızkaya Köyu WEB Sitesi
Makale5
Şiir Nedir?
“Şiir nedir?” sorusuna “herkese göre” bir cevap vermek yani şiirin ortak tarifini yapmak günümüzde –maalesef- mümkün değil. O zaman, ben bana göre bir tarif yapacağım.
Bana göre şiir; duygu ve düşüncelerin, türün kendine has şekil disiplini içerisinde, kelime seçimine büyük bir hassasiyet göstererek, özellikle mecaz anlamlı kelimeleri kullanarak, bir diğer deyişle kelimeleri daha çok mücerret anlamlarıyla kullanarak ifade etme sanatıdır.
Bu tarife göre; şiirin iç ve dış olmak üzere, birbirini tamamlayan ve mükemmel bir güzelliğin oluşmasını sağlayan iki cephesi vardır. Şiirin iç cephesini, kelimelere yüklenen mecazî anlamlar ve şiiri meydana getiren kelimeler arasındaki anlam bütünlüğü oluşturur. Dış cephesini ise; ses ve görünüm olmak üzere iki cepheye ayırabiliriz. Ses cephesini ölçü ve kafiye, görünüm cephesini ise birim/bölümler meydana getirir.
Bana göre; şiirin bu yapı özelliği, türün olmazsa olmazıdır. Bir ifadenin şiir olabilmesi için, bu özellikleri mutlaka taşıması ve bu unsurlar arasında uyumlu bir bütünlük olması gerekir. Bir diğer deyişle, şiirin dış ve iç cephesi etle tırnak gibidir. Ya da bir kâğıdın iki yüzü gibidir. Nasıl ki etle tırnak birbirinden ayrılmazsa, şiirin dış ve iç cephelerinden birini ihmal etmek de şiirin bütünlüğünün bozulmasına sebep olur. Gel gör ki günümüzde, şiirin şekil/dış cephesi maalesef ihmal edilmektedir.
Bazen şiire meraklı ve şiir yazdığını söyleyen öğrencilerime;
—Ne tür şiir yazarsın, diye sorarım. Aldığım cevap genellikle;
—Serbest şiir yazarım, şeklindedir.
—Niçin, diye sorduğumda ise cevap yine tektir:
—Çünkü ölçülü ve kafiyeli yazmak, duygularımı istediğim gibi ifade etmeme engel oluyor.
Ben de diyorum ki; eğer ölçü ve kafiye güzel ifadenin önünde bir mani olsaydı; ne Yunuslar, ne Fuzuliler, ne Yahya Kemaller, ne Akifler, ne de Necip Fazıllar olurdu. Onlar ne ifadenin iç ve dış cephesinden birini diğerine tercih etmişler ne de bu cephelerden birini ihmal etmişler. Bu ve diğer büyük şairlerimiz, şiirin bu iki unsurunu aynı potada eriterek söze estetik bir değer kazandırdılar ve geleceğe kaldılar.
Yukarıda isimlerini zikrettiğim şairlerin döneminde yaşamış ve kendinden, zamanında şair olarak bahsettirmiş nice sözüm ona şairler vardır ki, şiirin kendine has değerlerine saygı göstermedikleri ve ucuz şiir yazdıkları için bugün esamileri bile okunmuyor. Günümüzde şair olarak geçinen bazılarının da yarın aynı akıbete uğrayacakları muhakkaktır.
Şiir, diğer edebî türlere benzemez. Şiir, diğer edebî türlerden daha zarif, daha latif ve daha narindir. Şiir, küçük bir kusuru bile kabullenemeyecek kadar hassas bir türdür. İşte, şairim diyenlerin, şiir yazmak için kaleme sarılanların, şiirin bu özelliğini çok iyi bilmesi, ihmal ve kusurlarla şiiri incitmemesi, gücendirmemesi gerekir.
Bir türde eser vermeden önce, o türü yakinen tanımak ve o türe ait yeteri kadar örnek okumak, okuduklarımızı incelemek ve irdelemek lazım. Bugün üzülerek müşahede ediyorum ki şiir okumadan, şiir yazmaya çalışılıyor. “Bunu ben yazdım ve adına da şiir dedim.” demekle herkesin her yazdığı şiir olamaz. Bu anlayış, şiire hizmet etmekten çok, zarar veriyor.
Sözümüzü “PUSAT” isimli şiir kitabımdan beğeneceğinizi umduğum bir şiirimle noktalayalım.
MUSALLADA SOR BENİ
Felek pusu kurmuş örer ağını,
Adım adım takip eder şer beni.
Murat alıp bir dem olsun gülmedim,
Fazla sürmez, bu dert bir gün yer beni.
Yıllar beni halsiz koydu, yorgunum
Yüzüm gülmez, kaderime kırgınım
Bir vefasız sevgiliye vurgunum
Çeker gider, tek başıma kor beni.
Sevgi umdum; cefa verdin, dayandım
Uykulardan kâbus ile uyandım
Yollarını gözlemekten usandım
Ya gel, ya da çek bıçağı vur beni.
Yangın başlar kalbe hasret dolunca
Bülbül susar, gül sararıp solunca
Çekilmiyor karşılıksız olunca
Kül eyledi sevda denen çor beni.
Gel de söndür şu yangını tütmesin
Ümitlerim hüsran ile bitmesin
Ölürsem de gözüm açık gitmesin
Bir kez olsun canı dilden sar beni.
Senin için yananları görmedin
Ahde vefa edip sözde durmadın
Bugüne dek aramadın, sormadın
Hiç değilse musallada sor beni.
Günleriniz şiir güzelliğinde geçsin. Şiirle kalın efendim!